Emine Erdoğan, Melania Trump’a hitap ettiği mektubuna içten bir sevgi ve saygıyla başlarken, Washington’da Beyaz Saray’daki buluşmalarında Trump’ın sıcak sohbeti ve zarif ev sahipliğinin üzerinden altı yıl geçmesine rağmen hâlâ taze bir şekilde aklında kaldığını ifade etti.
Yedikleri yemek sırasında ve bahçede yaptıkları yürüyüşte, Trump’ın paylaşımlarının güncel meselelere karşı duyarlı bir vicdan taşıdığını hissettirdiğini belirten Emine Erdoğan, bu vicdani hassasiyetin Melania Trump’ın yakın zamanda Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e yazdığı mektupta da kendini gösterdiğini dile getirdi.
“Ukrayna’daki Duyarlılığınız Kalplere Umut Aşılıyor”
Trump’ın mektubundaki ifadelerin insanlığın ortak duygularına tercüman olduğunu düşündüğünü vurgulayan Emine Erdoğan, bu duruşu büyük bir takdirle karşıladığını belirtti. Erdoğan, “Sizin de mektubunuzda belirttiğiniz gibi, çocukların sevgi dolu ve güvenli bir ortamda büyüme hakkı evrensel ve tartışılmaz bir haktır. Bu hak, hiçbir coğrafyanın, ırkın, etnik kimliğin, dini grubun ya da ideolojinin imtiyazı değildir. Dolayısıyla, bu haktan mahrum bırakılan mazlumların yanında yer almak, insanlık ailesine karşı büyük bir sorumluluk yüklenmektir. Bu bağlamda, bir lider eşi olarak, Ukrayna’daki savaşın yıkıcı etkileri altında yok olan hayatlar ve dağılan aileler için gösterdiğiniz duyarlılık, kalplere umut aşılayan bir girişimdir,” dedi.
“Meçhul Asker Kavramı, Bir Gün Çocuklar İçin de Kullanılacak mı?”
Emine Erdoğan, Gazze’de yaşanan trajedinin tarihte benzeri görülmemiş bir zalimliğe sahne olduğunu vurgulayarak, mektubunda şu ifadeleri kullandı: “BM Çocuk Fonu, 45 dakikada bir çocuğun öldüğü Gazze’yi, üstü çocuklar için bir ‘cehennem’, altı ise bir ‘çocuk mezarlığı’ olarak tanımlıyor. Savaşlarda kimliği belirlenemeyen askerler için kullanılan ‘meçhul asker’ kavramını, bir gün çocuklar için de kullanacağımız aklınıza gelir miydi?”
Erdoğan, bugün ardında kimsesi kalmamış, adı dahi tespit edilemeyen binlerce Gazzeli çocuğun kefenlerine yazılan ‘meçhul bebek’ ibaresinin vicdanlarda derin yaralar açtığını belirtti. “Gazze’de tarih, öksüz ve yetim kalmış çocukların yaşadığı tarifsiz acı ve korkularla saçlarına aklar düştüğünü yazıyor,” dedi.
Emine Erdoğan, sessiz kahkahaları susturulanların yalnızca Ukrayna’nın çocukları olmadığını, Filistin’in çocuklarının da aynı sevgiye, özgürlüğe ve onurlu bir geleceğe hak ettiklerini vurguladı. “Gazze’deki insani krizin durdurulmasına yönelik güçlü çağrınızı içeren bir mektubu da İsrail Başbakanı Netanyahu’ya göndermeniz son derece anlamlı olacaktır,” dedi.
“Sesimizi ve Gücümüzü Birleştirmeliyiz”
Emine Erdoğan, Filistin’de yaşananların bir soykırımın ötesinde, bir grup insanın çıkarı için diğer tüm insanları ve değerleri yok sayan bir uluslararası sistemin dayatılması olarak değerlendirdi. Dünyanın bazı bölgelerindeki çocukların yaşamının diğerlerinden daha değersiz görüldüğü bu çarpık düzene karşı seslerini ve güçlerini birleştirmeleri çağrısında bulundu.
Erdoğan, “Ancak o zaman bu vahşet karşısında umutsuzluğa sürüklenen nesillerin umutlarını besleyebiliriz. Sizin mektubunuzdaki duyguları, bir anne, bir kadın ve bir insan olarak derinden paylaşıyor, Gazze’nin barışa ve huzura susamış çocukları için aynı umudu yeşertmenizi diliyorum. Hayatta kalmayı başarmış 1 milyonu aşan Gazzeli çocuk için hâlâ bir şansımız var. Vakti çoktan geldi,” diyerek sözlerini tamamladı.
