AYM’den emsal karar: yüz kızartıcı suç ifadesi iptal edildi
Anayasa Mahkemesi, Gümrük Kanunu düzenlemelerinde yer alan “yüz kızartıcı suç” ibaresini Anayasa’ya aykırı bularak iptal etti. Karar, gümrük müşavirliği izin belgelerinin iptaline ilişkin davada Danıştay 10. Dairesi tarafından AYM’ye taşınan başvuru üzerine alındı.
Hangi düzenleme kaldırıldı?
İptali istenen hüküm, Gümrük Kanunu’nun 227. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendinde yer alıyor ve bazı suçlardan mahkumiyeti bulunanların gümrük müşavirliği yapmasını engelleyen şartları sıralıyordu. Metinde, taksirli suçlar hariç olmak üzere; kaçakçılık, zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, yalan yere şahadet, suç tasnifi, iftira, ihaleye fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama ve vergi suçları ile Terörle Mücadele Kanunu kapsamında hüküm giyme gibi fiillerden bahsediliyordu. Ancak hükmün bunlara ek olarak muğlak biçimde “yüz kızartıcı suçlar” ifadesine yer vermesi tartışma konusu olmuştu.
KARARIN GEREKÇESİ
AYM kararında, bir mesleğin icrasına ilişkin olarak hangi suçların engel teşkil edeceğinin açık ve net şekilde düzenlenmesi gerektiği vurgulandı. Türk Ceza Kanunu veya başka bir kanunda “yüz kızartıcı suç” tanımının açıkça bulunmaması, düzenlemenin kapsamını belirsizleştirdiği belirtildi.
Mahkeme, kuralın kişilere hangi somut fiillerin yasaklanacağını öngörme imkânı tanımadığını; bu nedenle düzenlemenin belirsizlik taşıdığını ve keyfi uygulamalara yol açabileceğini değerlendirdi. Kararda, çalışma hakkına getirilen kısıtlamaların belirli ve öngörülebilir olması gerektiği, aksi halde temel hak ve özgürlüklerin kanunla sınırlandırılması ilkesine aykırı düşeceği kaydedildi.
Anayasal hükümlerle çelişki
AYM, düzenlemenin Anayasa’nın ilgili hükümleriyle bağdaşmadığı sonucuna ulaştı ve metnin Anayasa’nın 13., 48. ve 49. maddelerine aykırı olduğuna karar vererek iptalini kararlaştırdı.
Kararın etkileri
Bu iptal, meslek icrasına ilişkin yasaklayıcı hükümlerin daha somut ve tanımlayıcı bir dille yeniden düzenlenmesi gerekliliğini ortaya koyuyor. Karar, idari uygulamalarda keyfiliğin önüne geçilmesi ve kişilerin hangi davranışların mesleki yasak getireceğini öngörebilmesi açısından önemli bir emsal niteliği taşıyor.
Sonuç olarak, AYM’nin kararı, çalışma hakkı ile ceza hukuku arasındaki denge ve yasama metinlerinin açıklığı konusunda önemli bir hukuki ilkeyi pekiştirmiş oldu.







