İngiltere, Fransa ve Almanya’da popülist ve aşırı sağ partilerin anketlerde öne çıkması, kıtanın büyük bir bölümünde yıllardır süregelen göç baskısı ve enflasyon nedeniyle seçmenlerin artan hoşnutsuzluğunun bir göstergesi olarak değerlendiriliyor. Aşırı sağcı ve göçmen karşıtı partilerin İtalya, Finlandiya ve Hollanda gibi ülkelerde iktidara gelmesiyle birlikte, şimdi Avrupa’nın en büyük ekonomileri de benzer bir tehlikeyle karşı karşıya kalmış durumda. Bu durum, her üç ülkede de siyasi çalkantılara yol açabileceği endişesini artırıyor. Risk danışmanlık kuruluşu Eurasia, “Bu ülkelerdeki liderler, göç ve yaşam maliyeti sorunlarını ele almadıkları sürece aşırı sağla baş başa kalacaklar” şeklinde yorumda bulunuyor.
Fransa’da Le Pen’in Yükselişi
Fransa’daki Ulusal Cephe, bu yıl anketlerde düzenli olarak önde yer alıyor. Geçen ay yapılan bir anket, aşırı sağcı lider Marine Le Pen‘in genç destekçisi Jordan Bardella’nın yüzde 36’lık bir oy oranıyla en popüler aday olduğunu ortaya koydu. Bir sonraki cumhurbaşkanlığı seçimleri için yapılan anketler de Ulusal Cephe’nin adayının ilk turda önde olacağına işaret ediyor.
İslam Karşıtlığının Rolü
Fransız anket şirketleri, Bardella ve Ulusal Cephe’nin etkili olmasının sebebini, Fransa’daki Müslüman azınlığın “Fransız Cumhuriyeti’nin laik değerlerine saldırdığı” yönündeki İslamofobik propagandanın yanı sıra işçi ve orta sınıf ailelerin yaşam standartlarındaki düşüşe bağlıyor. Ulusal Cephe, son yıllarda bu politikalarla marjinal bir protesto hareketinden, Fransa’nın alt meclisi olan Ulusal Meclis‘te ülkenin en büyük partisine dönüşmeyi başardı.
İngiltere’de Reform UK’nin Yükselişi
İngiltere’de, eski Brexit yanlısı Nigel Farage liderliğindeki Reform UK, son altı ayda önemli bir yükseliş gösterdi. Reform UK, iktidardaki İşçi Partisi ve muhalefetteki Muhafazakar Parti ile yapılan kamuoyu yoklamalarında önde görünüyor. Bu durum, Muhafazakar Parti’nin İngiliz siyasetine uzun süredir egemen olduğu düşünüldüğünde daha da dikkat çekici hale geliyor.
Aşırı Göç Sorunu
Birleşik Krallık’taki anketçiler, bu durumu aşırı göçle ilişkilendiriyor. Yasal ve yasadışı göçteki rekor artış, adanın gündemini meşgul ediyor. 2021 ile 2024 yılları arasında, çoğunluğu Hindistan, Nijerya ve Çin’den olmak üzere yaklaşık 4,5 milyon kişi yasal yollarla ülkeye giriş yaptı. Ayrıca, her yıl on binlerce kişi, sığınma talebinde bulunmak amacıyla yetersiz teknelerle Manş Denizi’ni yasadışı yollarla geçiyor.
Almanya’da Aşırı Sağın Güçlenmesi
Almanya’da, aşırı sağcı Almanya İçin Alternatif (AfD), yıl başından bu yana yapılan anketlerde iktidardaki merkez sağ Hıristiyan Demokrat Birliği ile başa baş gidiyor. Ülkenin önde gelen anket şirketlerinden Forsa’ya göre, AfD son haftalarda Nisan ayından bu yana ilk kez öne geçti. AfD, göçmenlerin yasadışı yollarla sınır dışı edilmesi, Almanya’nın Avrupa Birliği’nden ve euro para biriminden ayrılması gibi konularda kampanya yürütüyor. Ayrıca, insan kaynaklı iklim değişikliği kavramını reddediyor. Ekonomi politikaları, Hıristiyan Demokrat Birliği’nin politikalarına benzerken, emeklilik maaşlarını artırmak ve vatandaş olmayanların sosyal yardımlara erişimini kısıtlamak da hedefleri arasında yer alıyor.
Avrupa’da aşırı sağın yükselişi, göç ve ekonomik zorluklarla birlikte önemli bir siyasi değişimi tetikleyebilir.
