Yeni Zelanda’da çok nadir görülen pembe çekirge görüntülendi

Güney Adası’nda nehir kıyısında pembe çekirge sürprizi

Yeni Zelanda’nın Güney Adası’ndaki bir nehir kıyısında, son derece nadir rastlanan pembe çekirge kayda alındı. Koruma departmanında görevli araştırmacılar, Tekapo Gölü çevresinde yürüttükleri yıllık çekirge sayımı sırasında koyu pembe renkte dişi bir bireyle karşılaştı.

Pembe çekirge fotoğrafı

Keşfedilen çekirge, yalnızca Yeni Zelanda’ya özgü olan ve ülkenin en büyük ovalık çekirge türü olarak bilinen “dayanıklı çekirge” grubuna ait. Normalde bu tür, yaşadığı bölgedeki nehir taşlarına uyum sağlamak için gri ya da kahverengi renkte oluyor. Bu nedenle pembe renkte bir bireyin görülmesi son derece istisnai kabul ediliyor.

“Neredeyse tarih öncesinden kalmış gibi”

Arazi çalışmasına katılan koruma görevlilerinden biri, pembe çekirgeyle ilk karşılaştığı anı şöyle anlattı: Pembe bireylerle ilgili söylentiler duyduğunu, ancak hiç görmemiş olduğunu belirterek, bu keşfi “inanılmaz heyecan verici” sözleriyle tanımladı ve pembe çekirgelerin olağanüstü derecede nadir olduğunu vurguladı.

Görevli, türü görünüş bakımından “neredeyse tarih öncesi görünümlü ve oldukça hantal” diye betimliyor. Araştırmacılara göre çekirgeler her ne kadar iyi zıplayabilse de, kötü iniş yaptıkları için yırtıcılara karşı savunmasız kalıyor. Parlak görünümü nedeniyle pembe birey ise avcılar tarafından çok daha kolay fark edilebiliyor.

Genetik mutasyon: Erythrism

Uzmanlar, bu sıra dışı pembe rengin “erythrism” adı verilen bir genetik mutasyondan kaynaklandığını belirtiyor. Bu durum, kırmızı pigmentlerin fazla üretilmesine ve normal renk pigmentlerinin baskılanmasına yol açarak hayvana pembe ya da kırmızımsı bir görünüm kazandırıyor.

Nesli ulusal ölçekte tehlike altında

Yeni Zelanda’daki yetkililer, yetişkin dayanıklı çekirge sayısının ülke genelinde yalnızca 250 ile 1000 birey arasında olduğunu tahmin ediyor. Tür; yaşam alanı kaybı, iklim değişikliği ve yırtıcı hayvanlar nedeniyle “ulusal ölçekte tehlike altında” kategorisinde değerlendiriliyor.

Dişi bireylerin erkeklerden yaklaşık iki kat daha büyük olduğu, ayrıca yumurtalarını geliştirebilmeleri için uzun süre güneş altında kalmaya ihtiyaç duydukları belirtiliyor. Bu da türü, çevresel değişimlere ve yırtıcı baskısına karşı daha hassas hale getiriyor.

Pembe çekirgenin ise, yırtıcılardan koruma amacıyla oluşturulan çitli alanın dışında bulunduğu ifade ediliyor. Araştırmacılar, bu nedenle söz konusu bireyin “kendi başına hayatta kalmak zorunda” olduğunu aktarıyor.

Dünyanın ilk böcek sığınağı ve umut ışığı

Bu türü korumak amacıyla 2018 yılında, yaşam alanlarının küçük bir bölümü yırtıcı hayvanlara kapalı bir çitle çevrilerek dünyanın ilk böcek sığınağı olduğuna inanılan özel bir alan oluşturuldu. Yırtıcı memelilerin giremediği bu güvenli bölge, dayanıklı çekirgelerin sayısını artırmak için kritik önem taşıyor.

Bilim insanları, pembe dişi çekirgenin üremesi halinde gelecekte daha fazla pembe bireyin görülebileceğini umuyor. Araştırmaya katılan uzmanlar, “Belki de çoğalacak ve daha fazla pembe göreceğiz” diyerek, bu sıra dışı bireyin hem türün geleceği hem de koruma çalışmaları açısından bir umut ışığı olabileceğini dile getiriyor.

Exit mobile version