Denizde Füzyon Reaktörü Kurmayı Hedefleyen Yenilikçi Girişim
Maritime Fusion CEO’su Justin Cohen, dünyada yalnızca bir füzyon cihazının belirli bir bilimsel eşiği karşıladığını belirtirken, bir füzyon reaktörünü bir geminin üzerine yerleştirmeyi planladığını açıkladı.
Beni takip edin — bu fikir tamamen uzak değil. Yapay zeka, bilgisayarlama ve süper iletken mıknatıslar gibi alanlardaki ilerlemeler sayesinde füzyon enerjisi, ticari bir gerçeklik olma yolunda önemli bir mesafe kat etti. Artık füzyonun ne zaman gerçekleşeceği daha çok merak konusu.
Bir reaktörü bir gemiye yerleştirmek, mantıksız değil. Günümüzde, nükleer fisyon reaktörleriyle çalışan denizaltılar ve uçak gemileri denizleri dolaşıyor. Bu gemiler sessiz, güçlü ve yakıt ikmali yapmadan onlarca yıl boyunca çalışabiliyor. Sivil sektörde, 1960’lar ve 1970’lerde nükleer enerjiyle çalışan kargo gemileri fikri bile gündeme gelmişti.
Cohen, “Fisyon, gemilerde nükleer enerji açısından kesinlikle bir yol açtı,” diyor.
Füzyon, gemilere benzer yetenekler sunmayı vaat ediyor ancak erime, yayılma veya radyasyon endişeleri olmadan. Şu anda sektör, ilk reaktörleri karada inşa etmeye odaklanmış durumda. Cohen, “Bir tokamaki bir geminin üzerine koymayı düşünen ilk kişiler olduğumuzu düşünüyorum,” dedi.
Eğer füzyon başarılı olursa, Maritime’ın denizlere açılması onu sektörde bir adım öne geçirebilir. Cohen, denizde başlamanın iş açısından daha kolay olabileceğini savunuyor.
İlk füzyon santralleri ucuz olmayacak ve maliyetlerin düşmesi zaman alacak.
Cohen, “Şebekede güneş ve rüzgar gibi enerji kaynaklarıyla rekabet etmek maliyet açısından oldukça zor,” diyor.
Denizde ise ekonomi farklı görünüyor. Amonyak ve hidrojen, kargo gemilerinde dizel ve bunker yakıtını değiştirmek için öne çıkan iki alternatif, ancak hala pahalılar.
Cohen, “Bu, füzyonun ilk aşamasında olabilecek diğer pahalı yakıt türlerinden bazıları,” diyor. “Bu durumda doğrudan rekabet ediyoruz.”
Maritime Fusion, ilk reaktörünün parçalarını inşa etmeye başlamak için Trucks VC liderliğinde 4.5 milyon dolar toplayarak bir başlangıç turu gerçekleştirdi. Bu süreçte Aera VC, Alumni Ventures, Paul Graham, Y Combinator ve birkaç melek yatırımcı da yer aldı.

Girişim, Yinsen adını verdiği ilk enerji santralinin yaklaşık 30 megavat elektrik üreteceğini tahmin ediyor.
Cohen, en büyük mühendislik zorluklarının enerji toplayan destek sistemlerini tasarlamak ve tokamaki çalışır durumda tutmak olacağını belirtti. Bazı yardımcı işlemlerin, geminin üzerinde değil karada gerçekleştirilmesini planlıyor.
İlk Maritime tokamak yaklaşık sekiz metre çapında olacak ve girişim, 2032 yılında faaliyete geçmesini ve maliyetinin yaklaşık 1.1 milyar dolar olmasını öngörüyor.
Karşılaştırma yapacak olursak, Commonwealth Fusion Systems (CFS) sektördeki liderlerden biri olarak kabul ediliyor ve 5 metreye yakın bir çapta daha küçük bir tokamak olan Sparc’ı inşa ediyor. CFS, şu ana kadar neredeyse 3 milyar dolar yatırım topladı ve bu miktarın büyük kısmı, gelecek yıl devreye alınması beklenen gösterim tesisi için harcandı.
Sparc, şebekeye enerji veremeyecek; bunun yerine tokamakların tükettiklerinden daha fazla enerji üretebileceğini kanıtlamayı hedefliyor. CFS’nin tam ölçekli, şebekeye enerji sağlayacak reaktörü Arc ise 2030’ların başında hazır olacak.
CFS, birçok füzyon girişimine, özellikle de yeni başlayan Maritime’a kıyasla önemli bir avantaj sağlıyor. Ancak Cohen, bunun bir engel olmayacağına olan inancını koruyor.
Cohen, “Şebekede enerji üretmeyen bir dengeleme cihazına milyarlarca harcamayacağız,” dedi. “İlk inşa edeceğimiz tokamak, bir müşteri için enerji üreten bir tokamak olacak.”







