Son 50 yılda Türkiye, en kurak dönemlerinden birini yaşıyor. Barajlar ve su kaynaklarından gelen görüntüler, bu durumu net bir şekilde gözler önüne seriyor. Meteoroloji ve DSİ verilerine göre, eğer sonbahar ve kış yağışları yetersiz kalırsa, Türkiye üst üste ikinci kez kurak bir yıl geçirecek. Uzmanlar, bu durumun sosyal yaşamı, sağlık hizmetlerini ve üretimi olumsuz etkileyeceğini belirtirken, “Milli Güvenlik” açısından da uyarıda bulunuyor.

“KURAKLIK TEHLİKESİ KAPIDA!”
Ekim ayının ilk yarısı itibarıyla Türkiye genelinde baraj doluluk oranları ortalama yüzde 30 seviyesine geriledi. Özellikle Marmara, İç Anadolu ve Ege bölgelerindeki barajlar alarm veriyor. İstanbul’daki 10 barajın toplam doluluk oranı yüzde 25’e düşerken, kişi başına düşen yıllık su miktarının 1.200 metreküpün altına indiği tespit edildi. Bu durum, Türkiye’yi uluslararası alanda “su stresi yaşayan ülke” kategorisine sokuyor. Hidropolitik uzmanı Dursun Yıldız, Türkiye’nin yapısal bir kuraklık dönemine girdiğini vurgulayarak, mevcut baraj ve yeraltı suyu altyapısının birkaç yıl içinde tamamen kuruyabileceğine dikkat çekti.
KRİZ YÖNETİMİ ŞART
Boğaziçi Üniversitesi’nden iklim bilimci Prof. Dr. Levent Kurnaz, yağışlardaki azalmaya ek olarak artan buharlaşmanın da etkilerine dikkat çekiyor. Güneydoğu ve İç Anadolu’da yıllık ortalama yağışların 30 yıl öncesine göre yüzde 25 azaldığını belirten Kurnaz, su krizi yönetim modellerinin hayata geçirilmesi gerektiğini savunuyor.
TARIMDA KRİZ ALARMI
Kuraklık, en ağır bedeli tarım ve enerji sektörüne ödettiriyor. Tarımsal sulama, toplam su tüketiminin yüzde 72’sini oluştururken, 2025’in ilk 8 ayında sulama barajlarındaki su seviyesi ortalama yüzde 38’e düştü. Bu durum, Konya Ovası, Harran ve Çukurova’da ürün kayıplarına yol açıyor. Enerji tarafında ise hidroelektrik santrallerinin (HES) payı düşüşte. HES’lerin toplam elektrik üretimindeki payı 2022’de yüzde 30 iken, 2025’te bu oran yüzde 20’ye gerilemesi bekleniyor. Bu düşüş, enerji maliyetlerini artırırken doğalgaz ithalatına bağımlılığı da artırıyor.
YERALTI SULARI TEHLİKEDE
Kısa vadeli çözüm olarak başvurulan yeraltı suyu çekimi, uzun vadede krizi derinleştiriyor. Eski Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Mustafa Öztürk, yalnızca Konya Havzası’nda 2024-2025’te açılan kaçak sondaj sayısının 35 bini geçeceği tahmininde bulunarak, bu durumun su tablasının çökmesine ve obruk oluşumlarının artmasına neden olduğunu belirtiyor. Çiftçiler su bulmak için daha derine indikçe, diğer kuyular kuruyor ve bu döngü, yeraltı su rezervlerini birkaç on yıl içinde tüketebilir.
SU KRİZİNE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Çevre Bakanlığı, 2026 yılına kadar uygulamayı planladığı “Ulusal Su Verimliliği Stratejisi” çerçevesinde 81 ilde toplam 80 milyar TL’lik altyapı yatırımı öngörüyor. Ancak uzmanlar, etkin planlama, sıkı denetim ve toplumsal bilinç oluşturmanın kaçınılmaz olduğuna dikkat çekiyor. 2025-2026 yağış sezonu beklentilerin altında kalırsa, Türkiye sadece su kıtlığı değil, enerji ve gıda krizini de aynı anda yaşayabilir.