Türkiye’nin Çevresindeki Küresel Oyun: Jeopolitik Gelişmeler ve Tehditler
Doğu Akdeniz, jeopolitik gerilimlerin yeniden tırmandığı bir savaş alanına dönüşürken, Suriye‘nin kuzeyinde ABD ve İsrail destekli terör yapılanması, bölgedeki gerginliğin bir diğer önemli unsurunu oluşturuyor. Terör örgütü PKK‘nın Suriye kolu SDG, bölgenin belirsizliği nedeniyle Türkiye’nin sınır güvenliği açısından ciddi bir tehdit oluşturmakta. Ayrıca, petrol ve doğalgaz sahalarının bu örgüt tarafından kontrol edilmesi, bölgedeki istikrarsızlığın temel sebepleri arasında yer alıyor.
Fransa’nın Rolü
Analistler, Suriye’de yaşanan gelişmelerde sadece ABD ve İsrail’in değil, Fransa ve Rusya‘nın da etkilerinin önemli olduğunu belirtiyor. Fransa’nın, “insani yardım” kisvesi altında SDG’ye 50 milyon euro değerinde gece görüş ekipmanları, keskin nişancı tüfekleri ve iletişim cihazları göndermesi dikkat çekiyor. Üstelik, Fransız istihbarat teşkilatının 2022’den bu yana SDG’ye özel operasyon eğitimleri verdiği bilgileri de kamuoyuna yansımış durumda.

Rusya’nın Stratejisi
Diğer yandan, Rusya resmi olarak PKK’yı terör örgütü listesine almasına rağmen, Suriye’deki varlığını sürdürmek ve Türkiye’yi kontrol altında tutmak için SDG ile iş birliğini devam ettiriyor. Rusya’nın, SDG bölgesindeki petrol üretiminin %20’sini satın aldığı iddiaları, bölgedeki gizli agenda hakkında önemli ipuçları sunuyor.
ABD’nin Stratejik Hedefleri
ABD’nin bölgedeki stratejisine dair en dikkat çekici ayrıntılar, Washington Institute gibi düşünce kuruluşlarının raporlarından ortaya çıkıyor. ABD’nin, SDG modelini Irak’ın kuzeyine, özellikle de Sincar Dağı’na taşıyarak yeni bir koridor oluşturmayı planladığı belirtiliyor. Bu hamle, Türkiye’nin Irak sınırında bir PKK/SDG koridoru yaratmayı ve Türkiye’nin sınır ötesi operasyon kabiliyetini kısıtlamayı hedefliyor.
Dirençli Diplomasi Gerekmekte
Bölgedeki karmaşık ittifaklar ve askeri yığınaklar, Türkiye’ye yönelik çok boyutlu riskler doğuruyor. Kamuoyu araştırmacısı Volkan Tebrizcik, “İsrail’in desteklediği, Irak’ın kuzeyinden Akdeniz’e uzanan alternatif petrol boru hattı projesi hayata geçerse, Türkiye’nin bölgesel enerji merkezi olma stratejisi ve yıllık milyarlarca doları bulan nakliye gelirleri büyük darbe alır. Türkiye, bu çok boyutlu tehditlere karşı ‘ya hep ya hiç’ anlayışından uzak, hem askeri kapasitesini güçlü tutmalı hem de aktif, çok yönlü ve dirençli bir diplomasi izlemelidir,” diyor.
Kaynak: Web Özel


