
Enerji bağımlılığını azaltma hedefi doğrultusunda Türkiye, güneş enerjisi teknolojilerinde önemli bir atılım gerçekleştirmeye hazırlanıyor. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır’ın açıkladığı verilere göre, güneş hücresi üretimini yerli kaynaklarla artırmayı amaçlayan kapsamlı bir yatırım planı hayata geçiriliyor.
Bu atılım, yalnızca yenilenebilir enerji alanında değil; aynı zamanda istihdam, sanayi üretimi ve cari açığın azaltılması gibi konularda da büyük katkılar sağlayacak. Beş farklı firmanın toplamda yaklaşık 100 milyar TL’lik yatırım yapması planlanıyor. Yatırımlar tamamlandığında, Türkiye’nin güneş hücresi üretiminde bölgesel bir merkez haline gelmesi bekleniyor.
5 Şirket, 5 Şehir: Stratejik Yatırımlar Belirlendi
Türkiye’de şu anda güneş paneli üretimi belirli bir seviyede gerçekleşse de, bu panellerin ana bileşeni olan güneş hücrelerinin üretimi oldukça sınırlı. Yeni yatırım hamlesiyle bu eksiklik giderilecek ve hücre bazında yerli üretim kapasitesi artırılacak. İşte yatırım yapacak firmalar ve şehirler:
- Alfa Solar Enerji – Kırklareli – 390 milyon dolar
- Astronergy Yüksek Teknoloji – Adana – 584 milyon dolar
- CW Solar Cell Enerji – Antalya – 520 milyon dolar
- Elin Yarı İletken Teknolojileri – Sivas – 387 milyon dolar
- Schmid Pekintaş Güneş Enerji Sistemleri – Düzce – 683 milyon dolar

Bu projeler sayesinde doğrudan 20 binden fazla kişiye istihdam sağlanması bekleniyor. Ayrıca, yıllık yaklaşık 12 milyar dolarlık cari açık katkısı yaratılması öngörülüyor. Yatırımlar tamamlandığında, Türkiye sadece iç pazarını değil, aynı zamanda çevre ülkeleri de hedefleyen güçlü bir üretim üssü haline gelebilir.
Mevcut Tesislere Güçlü Takviye
Şu anda yalnızca Ankara’da bulunan entegre güneş hücresi üretim tesisi Kalyon PV, Türkiye’nin bu alandaki en büyük yatırımı konumunda. Ayrıca, Smart Güneş de İzmir’de benzer bir tesis için hazırlıklarını sürdürüyor. Yeni projelerle birlikte güneş hücresi üretimi daha da yaygınlaşacak ve teknoloji transferi, yerli bilgi birikimi ile desteklenecek.
Bu gelişmeler, Türkiye’nin 2053 yılına kadar net sıfır emisyon hedefine ulaşma ve enerji dönüşüm stratejisinin önemli bir parçası olarak değerlendiriliyor. Enerji sektöründe sürdürülebilir büyüme sağlanırken, ekonomik bağımsızlığa da önemli katkılar sunulması bekleniyor.