Oura: Genç Kadınları Kazanıyor, Spor Salonundaki Gençleri Kayıp Ediyor

Dorothy Kilroy, Oura’nın akıllı yüzüğünü ünlü isimlerin parmaklarında görmekte. Mark Zuckerberg, Jack Dorsey ve Prens Harry gibi isimler bu yüzüğü kullanıyor. Ancak, Oura’nın ticari direktörü, Toronto’daki Elevate konferansında yaptığı açıklamada, şirketin en hızlı büyüyen kullanıcı segmentinin teknoloji milyarderleri veya sağlık meraklısı yöneticiler değil, yirmili yaşlarındaki kadınlar olduğunu belirtti.
Oura için ilginç bir dönem yaşanıyor. 13 yıllık Fin sağlık teknolojisi şirketi, akıllı yüzük kategorisini icat etti ve bunu milyar dolarlık bir iş haline dönüştürdü. Ancak Samsung’un Galaxy Ring’i gibi rakipler, Ultrahuman ve Whoop gibi markalar da piyasada yer almakta ve Oura’nın liderliğinden pay almak için mücadele ediyor.
Oura’nın şu anki başarısı tartışmasız; akıllı yüzük pazarının %80’ine sahip. Ancak asıl soru, Oura’nın bu liderliği sürdürebilip sürdüremeyeceği ve her demografik grubu yakalamak zorunda olup olmadığı.
Kilroy, Oura’ya katılmadan önce sekiz yıl Airbnb’de çalıştı ve her iki şirketin de büyümesini ağızdan ağıza yayılan tavsiyelerle sağladığını gözlemledi. Airbnb’nin gelirinin %90’ının tatil deneyimlerine bağlı olduğunu, Oura’nın ise kullanıcıların uyku puanlarına duyduğu heyecanla büyüdüğünü ifade etti.
Oura, özellikle yüksek performans gösteren profesyoneller arasında büyük bir ilgi görüyor. Bu kişiler, sağlıklı yaşamlarını optimize etmek için çabalayan ve kariyerlerini sürdürebilmek adına sağlıklı bir yaşam tarzına önem veren bireylerdir. Kilroy, bu kişileri “oyunlarında en iyi olmak isteyen insanlar” olarak tanımlıyor.
Oura’nın hedef kitlesinin büyük ölçüde, harcanabilir geliri olan milenyumlar ve X jenerasyonu olduğunu belirtelim. Şirket, geçen yıl gelirini iki katına çıkardığını ve bu yıl da aynı başarıyı yakalamaya hazır olduğunu açıkladı. Oura’nın 12 aylık kullanıcı tutma oranı %80’in üzerinde iken, diğer giyilebilir cihazların bu oranı %30 civarında kalıyor.
Ancak Oura’nın profesyonel sınıfı yakalamasıyla birlikte, genç tüketiciler, özellikle spor salonu tutkunları, başka markalara yönelmeye başladı. Örneğin, Whoop fitness bandı ciddi sporcuların tercihi haline geldi.
Yakın zamanda rekabet daha da kızıştı. Whoop, yeni bir kan testi hizmetini Oura’nın Quest Diagnostics ile ortaklık kurduğunu açıkladığı gün duyurdu. Kilroy, bunun zamanlamasından ziyade Oura’nın sunduğu değere odaklanmayı tercih etti.
Ultrahuman ise abonelik ücreti olmayan bir modelle öne çıkıyor. Oura ile benzer bir fiyat noktasında yer almasına rağmen, kullanıcıların ödemesi gereken aylık bir ücret yok. Ancak, incelemeler genellikle Oura’nın tasarımını ve kalitesini tercih ediyor.
Kilroy, Oura’nın fiyat hassasiyeti olan alıcılara kaybedeceği endişesine kapılmadığını ifade etti. Oura’nın kullanıcıları, ürünlerinden büyük değer aldıkları için ödemeye devam ediyor.
Oura, her demografiyi yakalamaktan çok, mevcut kullanıcılarını memnun etmeye odaklanıyor. Genç kadınlar, bu pazarın önemli bir parçası haline geliyor ve Kilroy, bunun daha geniş bir değişimin parçası olduğunu vurguluyor. Oura, döngü izleme ve doğurganlık bilgileri gibi özelliklere odaklanarak bu kitleyi çekmeyi hedefliyor.
Oura, sporcuları hedeflemektense, büyüyen kadın kullanıcı tabanına hizmet etmeye odaklanıyor. Kilroy, “Biz sadece bir fitness takip cihazı değiliz. Biz bir sağlık platformuyuz,” diyor.
Oura’nın pazar stratejisi, uyku optimize etme, stres yönetimi gibi alanlara yönelerek, sporculara odaklanmaktan çok daha geniş bir kitleye hitap etme amacını taşıyor. Şirket, şu an 4,000 perakende mağazasında satış yapıyor ve 1,000’den fazla API ortağına sahip.
Oura’nın büyümesi her zaman olumlu bir şekilde yansımadı. Şirket, bu yaz, Savunma Bakanlığı ile yaptığı 96 milyon dolarlık anlaşma nedeniyle eleştiriler aldı. Kilroy, Oura’nın kullanıcı verilerini ABD hükümetine iletmediğini belirtti ve bu tür verilerin yalnızca askeri araştırmalar için kullanıldığını ifade etti.
Oura, tüm Gen Z’yi yakalayamayabilir; ancak bu, belki de bir sorun değil. Whoop gibi rakipler belirli pazarları hedeflese de, Oura, tükenmişlikten kaçınmaya çalışan daha geniş bir kitleye hitap etmeyi amaçlıyor.







