Neden İklim Teknolojilerine Yatırım Yapmak İçin En Doğru Zaman Şimdi?

İklim teknolojileri için havanın soğuduğu, siyasi ilginin ve yatırım iştahının azaldığı bir dönemden geçtiğimiz sıkça dile getiriliyor. Ne var ki, gezegen her yıl yeni sıcaklık rekorları kırmaya devam ederken, rakamlar bu karamsar tabloya tam olarak uymuyor.

IEA’nın yeni raporu: Şimdiye kadarki en güçlü sinyal

Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) tarafından yayımlanan yeni bir rapor, iklim teknolojilerine yatırım yapmak için hiç bu kadar uygun bir zaman olmadığını gösteriyor. Kurumun bundan on yıl önceki duruşuyla yan yana konulduğunda, dünyanın geleceğe dair beklentilerinin bir nesilden kısa sürede ne kadar keskin biçimde değiştiği ortaya çıkıyor.

2014’ün en iyimser senaryosu, bugün en kötümser tablo

2014’te IEA, küresel ölçekte karbon kirliliğini sınırlamaya dönük ciddi bir uluslararası çaba olmadığı takdirde, emisyonların kesintisiz artacağını varsayıyordu. En iyimser senaryoda bile, artış hızı düşse de grafik yukarı yönlü kalıyordu. Kısacası, o zamanki senaryolar son birkaç yılın trendini alıp 2050’lere kadar uzatmaktan ibaretti.

O dönem yapılan projeksiyonlara göre, dünyamız 2040 yılına gelindiğinde yılda 46 milyar ton (gigaton) CO2 emisyon seviyesine doğru gidiyordu. Ülkelerin verdikleri iklim taahhütlerini tam olarak yerine getirmesi durumunda bile, ulaşılabilecek en iyi seviye yılda 38 milyar ton CO2 civarıydı.

IEA’nın emisyon tahminleri son on yılda belirgin şekilde aşağı yönlü revize edildi. Görsel: International Energy Agency

Bugün ise tablo dikkat çekici biçimde değişmiş durumda. Hiçbir ek iklim politikası uygulanmasa bile, IEA artık emisyonların yılda yaklaşık 38 milyar tonda yataya bağlanacağını öngörüyor. Ülkeler mevcut iklim taahhütlerini eksiksiz yerine getirirse, 2040 itibarıyla yıllık emisyonların 33 milyar ton CO2 civarına gerilemesi bekleniyor.

Bu rakamlar, 2050’de net sıfır hedefine ulaşmak için hâlâ yeterli değil. Yine de yalnızca on yılda kaydedilen bu ilerleme, eğrinin yönünün değişmeye başladığını gösteren ciddi bir kırılma.

Bugünün projeksiyonları da gereğinden karamsar olabilir mi?

Eğer IEA’nın 2014’teki tahminleri, bugün geldiğimiz noktaya kıyasla fazla karamsar kaldıysa, bu durum mevcut projeksiyonlar için ne anlama geliyor?

Bu soruya verilecek yanıt, trendleri nasıl okuduğunuza bağlı. Yalnızca bugünün verilerine bakıp düz bir çizgi mi çiziyorsunuz, yoksa zamanla beklentilerin ve teknolojinin değişim hızını da işin içine katıyor musunuz? Başka bir ifadeyle, dünyaya sadece basit bir cebir problemi gibi mi bakıyorsunuz, yoksa değişim hızını da hesaba katan bir türev bakışı mı benimsiyorsunuz?

Bugünkü trendler, dünyanın 2050’de net sıfır emisyona ulaşamayacağını söylüyor. Ancak son on yılda beklentilerin nasıl değiştiğine bakıldığında, başka bir sonuca da varmak mümkün: Değişim hızı artıyor. Belki de küresel emisyonları aşağı doğru bükmeye başlayacak bir dönüm noktasının tam ortasındayız.

Dönüm noktasının işaretleri: Elektrikli araçlar, yenilenebilirler ve Çin

Bu olası dönüm noktasını destekleyen, farklı coğrafyalardan gelen bazı somut göstergeler var.

Teşviksiz rekor: Almanya’da elektrikli araç satışları

Almanya’da elektrikli araç satışları, hükümetin 2023’te teşvikleri kaldırmasına rağmen, tarihi rekorlar kırmayı sürdürüyor. Bu durum, teknolojinin olgunlaştığında desteklere bağımlılığının azaldığını ve piyasanın kendi dinamikleriyle büyüyebildiğini gösteriyor.

Gelişmekte olan ülkelerde yenilenebilirlerin yükselişi

Uzun süre boyunca, gelişmekte olan ekonomiler temiz enerjiye en son geçecek ülkeler olarak görülüyordu. Bugün ise yenilenebilir enerji, bu ülkelerin ekonomilerini hızla yeniden şekillendiriyor. Ucuzlayan güneş ve rüzgâr teknolojileri, fosil yakıta dayalı kalkınma modelinin yerini almaya başlayan yeni bir büyüme hikâyesi sunuyor.

Çin’in emisyon zirvesi taahhüdü

Dünyanın en büyük emisyon kaynağı olan Çin, uzun süre boyunca emisyonlarını azaltmaya dönük net bir tarih vermekten kaçınmıştı. Bugün ise ülke, emisyonlarının 2030’dan önce zirve yapacağını resmen ilan etmiş durumda. Bu da küresel emisyon eğrisinin seyrini değiştirebilecek ölçekli bir adım.

İlerlemeyi mümkün kılan teknolojiler

Son on yıldaki beklenti değişiminin arkasında, bir dizi kritik iklim teknolojisi bulunuyor. Bunların başlıcaları:

Yakın gelecekte ise jeotermal enerji ve şebekeyi optimize eden yazılımlar, iyimserliği bir adım daha öteye taşıyabilecek potansiyele sahip. Elektrik şebekesindeki gizli kapasiteyi açığa çıkaran yazılımlar ve yeni nesil jeotermal projeler, hem enerji arz güvenliği hem de emisyon azaltımı açısından oyunun kurallarını değiştirebilir.

Yatırımcılar için mesaj: Karanlıkta parlayan fırsatlar

Birçok iklim teknolojisi yatırımcısı için bugünün ortamı hâlâ kasvetli görünebilir: Dalgalı piyasalar, sıkılaşan finansman koşulları ve politik belirsizlikler cesaret kırıcı olabiliyor. Ancak tüm bu bulutların arasında, tarihsel ölçekte bir dönüşüm yaşandığını ima eden parlak alanlar da var.

IEA’nın revize edilen projeksiyonları, gelişmekte olan ülkelerdeki yenilenebilir hamleleri, Çin’in yeni taahhütleri ve hızla olgunlaşan temiz teknolojiler bir arada okunduğunda güçlü bir sinyal veriyor: Bugün yapılan iklim teknolojisi yatırımları, yalnızca iklim krizinin çözümüne katkı sunmakla kalmayacak, aynı zamanda önümüzdeki on yılların en büyük ekonomik fırsatlarından birine dönüşebilir.

Kısacası, kısa vadeli karamsarlığa kapılmak yerine, uzun vadeli dönüşümü okumayı başaranlar için, iklim teknolojilerine yatırım yapmak için en iyi zaman büyük olasılıkla tam da bugün.

Exit mobile version