Türkiye, Teknoloji Dünyasında Bir Köprü Olma Potansiyeline Sahip
Küresel teknoloji sahnesi, ABD ve Çin arasındaki yoğun rekabetin etkisiyle yeniden şekilleniyor. Yarı iletken çiplerden yapay zekaya, siber güvenlikten veri yönetimine kadar pek çok alanda yaşanan bu çekişme, dünya ekonomisini ve teknolojik inovasyonu derinden etkiliyor. Habertürk.com teknoloji editörü Cem Özenen’in teknoloji stratejileri uzmanı Nisa Kaya ile gerçekleştirdiği röportaj, bu gerilimin hem risklerini hem de fırsatlarını gözler önüne seriyor. Kaya, Türkiye’nin bu karmaşık ortamda stratejik bir hamle ile ‘teknolojik ticaret merkezi’ olma potansiyeline sahip olduğuna inanıyor.
ABD-ÇİN REKABETİ TEKNOLOJİYİ YENİDEN TANIMLIYOR
ABD, yapay zeka inovasyonunda liderliğini sürdürürken, NVIDIA gibi şirketler ve 52 milyar dolarlık yerli çip üretim yatırımlarıyla yarı iletken sektöründeki kontrolü elinde tutuyor. Çin ise devlet destekli projelerle bu yarışta yer almaya çalışıyor; ancak ABD’nin ihracat kısıtlamaları, teknolojik gelişimi engelliyor. Kaya, “Yarı iletken çipler, yapay zeka ve siber güvenliğin beyni. Bu küçük parçalar, bilgisayarların çalışmasından askeri sistemlere kadar her şeyi yönetiyor” diyerek çip savaşının küresel teknoloji ekosistemindeki kritik rolünü vurguluyor.
TÜRKİYE İÇİN ALTIN FIRSAT
Peki, bu küresel teknoloji savaşında Türkiye nerede duruyor?
Nisa Kaya, Türkiye’nin coğrafi konumu ve stratejik avantajları sayesinde bir ‘teknoloji ticaret merkezi’ olabileceğini savunuyor. “Stratejik hareket edilirse, Türkiye teknolojik ticaret merkezi haline gelebilir” diyen Kaya, tedarik zincirlerindeki mevcut problemlerin Türkiye’yi bir buluşma noktası yapabileceğini düşünüyor. Ancak bunun için yerli teknoloji üretiminin artırılması ve eğitimli insan kaynağına yatırım yapılması şart.
MESLEKLERİN YÜZDE 40’I ETKİLENECEK
Yapay zekanın iş dünyasını dönüştürdüğünü ifade eden Kaya, IMF’nin bir araştırmasına atıfta bulunarak 2025’e kadar dünya genelindeki işlerin %40’ının yapay zekadan etkileneceğini belirtiyor. Sağlık sektöründe robotik cerrahi ve ilaç geliştirme gibi alanlarda yeni fırsatlar doğarken, muhasebe ve sekreterlik gibi otomasyona dayalı meslekler risk altında. Ancak, yapay zeka mühendisliği, veri bilimi ve siber güvenlik uzmanlığı gibi yeni meslekler hızla yükseliyor.
DÜNYANIN GERİ KALANI NE YAPIYOR?
ABD ve Çin’in domine ettiği bu yarışta Avrupa, 200 milyar euroluk yapay zeka yatırımı ve açık kaynak teknolojilere odaklanarak alternatif bir kutup oluşturuyor. Orta Doğu’da ise Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri, hem Batı hem de Çin’le iş birliği yaparak denge politikası izliyor. Örneğin, BAE’nin 500 milyar dolarlık NEOM projesi, yapay zekayla yönetilen bir şehir kurmayı hedefliyor. Kaya, bu farklı kutupların iş birliğini yavaşlattığını ve küresel teknoloji ekosisteminde bölgesel regülasyonların önem kazandığını vurguluyor.
TÜRKİYE’NİN YOLU: STRATEJİK DENGE
Nisa Kaya, Türkiye’nin bu yarışta başarılı olabilmesi için stratejik bir denge politikası izlemesi gerektiğini düşünüyor. Kaya’ya göre Avrupa ve Orta Doğu ile iş birliğini güçlendirirken, kendi yapay zeka ve siber güvenlik stratejisine odaklanması şart. “Yerli teknoloji üretimimizi maksimuma çıkarmazsak, bu yarışta geri kalabilir ve güvenlik açıklarıyla karşı karşıya kalabiliriz” uyarısında bulunan Kaya, Türkiye’nin hem yerel koruma hem de teknoloji ihracatı boyutunda çalışması gerektiğine vurgu yapıyor.
PHISHING SALDIRILARI PATLADI! YÜZDE 1265 ARTIŞ…
Röportajda yapay zekanın siber güvenlikteki ikili rolü de masaya yatırıldı. Kaya, yapay zekanın bir yandan deepfake teknolojileri ve phishing (oltalama) saldırıları gibi tehditleri artırdığını, diğer yandan ise tehditleri hızlıca tespit ederek savunma sistemlerini güçlendirdiğini belirtiyor. “Yapay zeka kullanılarak oluşturulan sahte e-postalar, 2022’den bu yana %1265 oranında artış gösterdi. Bu tür saldırılar kimlik hırsızlığı ve finansal dolandırıcılık risklerini artırıyor” dedi.
PEKİ, BU TEHDİTLERİN ÖNÜNE GEÇMEK MÜMKÜN MÜ?
Kaya’ya göre, yapay zekanın siber güvenliğe en büyük katkılarından biri tam da bu noktada devreye giriyor: “Yapay zeka, sıkça kullanılan saldırı modellerini tanıyarak ve makine öğrenmesiyle tehditlere karşı adaptasyon geliştirerek savunma sistemleri üretebiliyor. Yani, yapay zekanın ürettiği tehditleri yine yapay zekanın geliştirdiği savunma sistemleriyle çözebiliyoruz.”
YAPAY ZEKA MI MAKİNE ÖĞRENMESİ Mİ?
Geçtiğimiz günlerde Kaspersky’nin kurucusu Eugene Kaspersky ile yapılan bir röportajda yapay zekanın sadece makine öğrenmesi olduğunu savunmuştu. Nisa Kaya, bu konuda dengeli bir yanıt veriyor: “Kaspersky’nin görüşü, yapay zekanın insan beyninin karmaşıklığını taklit edemeyeceğini vurguluyor. Ancak yapay zekanın iş süreçlerini kolaylaştırmadaki rolünü göz ardı edemeyiz.”
“YAPAY ZEKA İNSANI TEMBELLEŞTİRİYOR”
Kaya, yapay zekanın insan üzerindeki etkisinin, insan beyninin daha az pratik yapmasına neden olduğunu ve bunun bir tür “tersine evrim” yarattığını savunuyor. “Kesinlikle tembelleştiriyor!” diyen Kaya, “İşleyen demir ışıldar. Beynimizi ne kadar az kullanırsak, yapay zeka teknolojileri makine öğrenmesiyle kendini o kadar geliştiriyor.”
Sonuç olarak, yapay zeka ilerlerken insan zekası yerinde sayıyor ya da geriliyor. Kaya’ya göre, prensipte insan zekâsının karmaşıklığına ulaşmak zor olsa da, bu farkın kapanmakta olduğu bir gerçek.