Hindistan’da gig çalışanlarına yasal statü: Sosyal güvence hâlâ belirsiz
Hindistan, yeni yürürlüğe giren iş yasalarıyla milyonlarca gig ve platform çalışanına ilk kez yasal statü tanıdı. Ancak bu tarihi adımın ardından, sosyal güvenlik haklarına erişim hâlâ netleşmiş değil; sağlanacak faydalar ve uygulamanın takvimi konusunda ciddi soru işaretleri sürüyor.
Gig ekonomisine ilk kez yasal tanım
Gig çalışanlarına yönelik tanıma, hükümetin uzun süredir beklenen dört yeni iş yasasından biri olan ‘Code on Social Security’ (Sosyal Güvenlik Yasası) ile getirildi. Parlamento tarafından 2020’de kabul edilen bu çerçeve, beş yılı aşkın bir sürenin ardından yürürlüğe girdi.
Diğer üç yasa; ücretler, endüstriyel ilişkiler ve iş sağlığı ve güvenliğini düzenliyor ancak minimum kazanç, iş güvencesi ve çalışma koşulları gibi temel korumaları, hızla büyüyen gig çalışanı kitlesine genişletmiyor. Böylece gig çalışanlarına yalnızca sosyal güvenlik yönüyle temas eden sınırlı bir çerçeve oluşmuş durumda.
12 milyondan fazla çalışan, kırılgan bir sistem
Hindistan, dünyanın en büyük ve en hızlı büyüyen gig ekonomilerinden birine sahip. Sektör tahminlerine göre 12 milyondan fazla kişi; yemek teslimatı, araç çağırma hizmetleri, e-ticaret paketlerinin ayrıştırılması ve benzeri talep üzerine işler için dijital platformlarda çalışıyor.
Amazon, Walmart bünyesindeki Flipkart, hızlı teslimat uygulamaları Swiggy, Eternal’ın Blinkit’i ve Zepto, ayrıca Uber, Ola ve Rapido gibi ulaşım platformları; Hindistan’daki operasyonlarını büyük ölçüde bu çalışanlara dayandırıyor. Ancak bu çalışanların büyük kısmı, bugüne kadar geleneksel iş hukuku korumalarının ve temel sosyal güvenlik haklarının dışında kalıyordu.
Yeni sosyal güvenlik fonu ne getiriyor?
Yeni yasa, gig ve platform çalışanlarını hukuki olarak tanımlarken, platform şirketlerine de zorunlu mali yükümlülükler getiriyor. Yemek dağıtım ve araç çağırma gibi alanlarda faaliyet gösteren aracılar (aggregator), yıllık cirolarının %1–2’sini (veya işçilere yapılan toplam ödemelerin %5’iyle sınırlı olmak üzere) devlet tarafından yönetilecek bir sosyal güvenlik fonuna aktarmak zorunda olacak.
Teorik olarak bu fon; Emekli Sandığı benzeri bir birikimli sistem, devlet destekli sigorta ve Sağlık Sigortası Kurumu’na benzer yapılar üzerinden gig çalışanlarını kapsayabilecek. Ancak hangi çalışanların hangi koşullarda yararlanacağı, katkı paylarının düzeyi, ödemelerin nasıl ve ne zaman başlayacağı gibi kritik ayrıntılar henüz belli değil.

Bir diğer belirsizlik ise, birçok gig çalışanın aynı anda birden fazla platformda çalışması. Farklı şirketlerden yapılacak katkıların nasıl izleneceği, faydaların nasıl birleştirileceği ve çift ödemelerin nasıl engelleneceği konusunda henüz net bir mekanizma açıklanmadı.
Merkezi ve eyalet düzeyinde sosyal güvenlik kurulları
Yasa, merkezi hükümet ve eyalet düzeyinde Sosyal Güvenlik Kurulları kurulmasını öngörüyor. Bu kurullar, gig ve platform çalışanlarına yönelik refah programlarını tasarlamak ve denetlemekle görevli olacak.
Merkezdeki kurulda; hükümet yetkilileri ve uzmanların yanı sıra, beş gig/platform çalışanı temsilcisi ile beş platform temsilcisi bulunacak. Ancak bu tabloda, kararların nasıl alınacağı, çalışan temsilcilerinin ne kadar söz sahibi olacağı ve fonların kullanımına kimin nihai olarak yön vereceği belirsizliğini koruyor.
IIIT Bangalore’da görev yapan, Fairwork India projesinin baş araştırmacısı Balaji Parthasarathy, hükümetin dört yeni iş kodunu nasıl uygulayacağının ve özellikle gig çalışanları için ne tür somut adımlar atacağının zamanla netleşeceğini vurguluyor. Parthasarathy, asıl belirleyici unsurlardan birinin de eyaletlerin sahada neyi, nasıl hayata geçireceği olacağına dikkat çekiyor.
Eyaletler arası uçurum riski
Hindistan Anayasası’na göre, iş hukuku hem federal hem de eyalet yönetimlerinin yetki alanına giren ‘eşzamanlı liste’de yer alıyor. Bu nedenle birçok sosyal güvenlik programının tasarımı, ilanı ve uygulanması eyalet hükümetlerine bırakılmış durumda.
Bu yapı, eyaletler arasında ciddi farklar doğurma potansiyeli taşıyor. Bazı eyaletler hızla sosyal güvenlik kurulları oluşturup mekanizmaları devreye sokabilirken, diğerleri siyasi öncelikler veya mali kısıtlar nedeniyle süreci yavaşlatabilir ya da geri plana itebilir.
Nitekim bazı örnekler şimdiden bu dengesizliği gösteriyor. Örneğin Rajasthan’da gig çalışanlarına dair 2023’te kabul edilen yasa tasarısının ilerleyişi durmuş durumda. Buna karşılık Karnataka’nın Gig Workers Act adlı yasası, eyalet meclisinden geçer geçmez kısa sürede uygulamaya alındı. Böylece gig çalışanlarının koruma düzeyi, aynı ulusal yasa çerçevesine rağmen yaşadıkları eyalete bağlı olarak değişebilecek.
Platform şirketleri temkinli destek veriyor
Birçok büyük platform şirketi, düzenlemeleri kamuoyu önünde desteklerken, arka planda maliyet ve uyum yükümlülüklerini hesaplıyor. Amazon Hindistan ve Zepto, yeni iş kodlarının hem çalışan haklarını güçlendirip hem de ‘iş yapma kolaylığını’ desteklemesini olumlu karşıladıklarını açıklarken, bu adımların sosyal güvenlik ağını güçlendireceğini savunuyor.
Eternal (eski adıyla Zomato), borsa bildirimiyle Sosyal Güvenlik Yasası’nı kuralları sadeleştiren ve ülke genelinde daha yeknesak bir çerçeveye doğru atılmış bir adım olarak nitelendirdi; uzun vadeli iş modeli açısından ciddi bir tehdit beklemediğini belirtti.
Buna rağmen, kurumsal hukuk alanında faaliyet gösteren bir hukuk bürosunun ortağı olan Aprajita Rana, düzenlemelerin Hindistan’ın e-ticaret ve platform ekonomisi üzerinde kaçınılmaz bir mali etki yaratacağını vurguluyor. Şirketler, ağlarındaki tüm çalışanların devlet fonuna kayıtlı olmasını sağlamak, bir kişinin birden fazla platformda çalışıp çalışmadığını tespit etmek, katkı ve faydaları mükerrerleştirmeden yönetmek gibi yeni uyum (compliance) yükümlülükleriyle karşı karşıya kalacak.
Şirket içi şikâyet ve itiraz mekanizmalarının güçlendirilmesi de bu yeni düzenin parçası olacak. Rana’ya göre, yasanın niyeti doğru olsa da, Hindistan’daki gig modellerinin yeniliği nedeniyle, uygulamada pek çok pratik sorun ortaya çıkacak.
E-Shram: İlk engel kayıt zorunluluğu
Gig çalışanlarının yeni yasadan yararlanabilmeleri için ilk şart, hükümetin 2021’de başlattığı E-Shram portalına kayıt olmaları. Portal, ülke genelindeki örgütsüz emekçilerin ulusal veri tabanı olarak tasarlandı.
Resmî rakamlara göre portalda Ağustos sonu itibarıyla 300 binden biraz fazla platform çalışanı kayıtlıydı. Oysa hükümet, Hindistan’daki gig çalışanı sayısının 10 milyon civarında olduğunu tahmin ediyor. Bu uçurum, kayıt sürecinin pratikte ne kadar zorlayıcı olduğunu gösteriyor.
Çeşitli sendikalar ve meslek birlikleri, gig çalışanlarını portala kaydolmaları için organize etmeye çalışıyor. Ancak Cambridge Üniversitesi’nde doktora yapan ve ulusal bir işçi konfederasyonu ile çalışan Ambika Tandon’a göre, kayıt olmak bile çalışanlar için doğrudan bir kazanç kaybı anlamına gelebiliyor.
Tandon, birçok gig çalışanın günde 16 saate varan sürelerle çalıştığını, bu nedenle portala kayıt için ayıracak zaman bulamadığını aktarıyor. Ayrıca sunulan sosyal güvenlik vaatlerinin, çalışanların günlük gerçek sorunlarına kıyasla yeterince cazip olmadığı görüşünde.
Gelir istikrarsız, hesaplar aniden kapanabiliyor
Birçok gig çalışanı için en büyük öncelik; dalgalanan kazançlar, ani hesap askıya almalar ve gerekçesiz hesap kapatmaları gibi doğrudan geçimlerini etkileyen sorunlar. Bir kısmı için, gelecekteki sigorta ya da emeklilik hakları, bugün kaybedilen çalışma saatlerinden ve gelirin dalgalanmasından daha az öncelikli görünüyor.
Sendikalar, bu sorunlara dikkat çekmek için yer yer grev ve protesto eylemleri düzenliyor. Ancak bu tür eylemler, hem tüketicileri hem şirketleri hem de bizzat çalışanları zora sokabiliyor; grev süresince gelir elde edemeyen çalışanlar, hatta işten çıkarılma riskiyle de karşı karşıya kalabiliyor.

Sendikaların talebi: Asgari ücret ve işçi statüsü
Telangana Gig ve Platform Çalışanları Birliği’nin kurucu başkanı ve ulusal düzeyde faaliyet gösteren bir gig çalışanları federasyonunun genel sekreteri Shaik Salauddin, sosyal güvenlik kurallarının bir başlangıç olduğunu ancak asıl ihtiyacın, asgari ücret ve işveren–işçi ilişkisinin net biçimde tanımlanması olduğunu söylüyor.
Salauddin, hükümete; platformlardan ayrıntılı veri toplaması, onların zorunlu mali katkılarını bir an önce güvence altına alması ve fondan gerçek anlamda fayda sağlayacak mekanizmaları hızla devreye alması için çağrıda bulunuyor.
Öte yandan, bazı büyük işçi konfederasyonları, yeni iş yasalarının tamamen geri çekilmesini talep ediyor ve ülke çapında protesto eylemleri planlıyor. Bu kesimler, mevcut çerçevenin gig çalışanlarını ‘ara bir kategoriye’ sıkıştırdığını ve tam işçi haklarına erişimlerini engellediğini savunuyor.
Küresel tartışma: Çalışan mı, bağımsız yüklenici mi?
Dünyanın birçok yerinde, gig çalışanlarının hukuki statüsü uzun süredir tartışma konusu. Bazı ülkelerde mahkemeler ve düzenleyici kurumlar, platform çalışanlarını ‘işçi’ ya da ‘çalışan’ olarak tanımlayarak onlara asgari ücret, ücretli izin ve diğer temel işçi haklarını tanıma eğiliminde.
Birleşik Krallık, İspanya ve Yeni Zelanda gibi piyasalarda, platform sürücülerinin ve kuryelerinin en azından belirli haklar içeren bir ‘çalışan’ statüsüne doğru kaydığı emsal kararlar görüldü. ABD’nin bazı eyaletlerinde de benzer tartışmalar sürerken, pek çok sürücü hâlâ bağımsız yüklenici olarak sınıflandırılıyor.
Hindistan’da ise yeni Sosyal Güvenlik Yasası, gig ve platform çalışanlarını başlı başına ayrı bir kategori olarak tanımlıyor ve onları klasik ‘çalışan’ statüsünün dışında bırakıyor. Ambika Tandon, bu düzenleme ile hükümetin fiilen ‘gig çalışanlarının istihdam hukuku kapsamındaki işçi tanımına girmediğine’ hükmettiğini ve tartışmayı bu yönde kapattığını belirtiyor.
Çalışma Bakanlığı, yeni yasaların uygulanmasına ve gig çalışanlarına sağlanacak somut haklara ilişkin sorulara henüz yanıt vermiş değil. Dolayısıyla, hukuki tanımın ötesinde gerçek bir sosyal güvenlik ağının ne zaman ve nasıl kurulacağı, Hindistan’daki milyonlarca gig çalışanı için hâlâ en temel ve yanıtsız soru olmaya devam ediyor.


