İstanbul Valiliği, hanutçuluk faaliyetlerine son vermek için önemli adımlar atıyor. Yeni yayınlanan genelgede, iş yerlerine kamera takılması zorunlu hale getirildi. Dükkan sahiplerinin, iş yerlerinin önünden 50 santimetreyi geçmeyecek şekilde müşterilere sadece ‘hoş geldiniz’ demelerine izin veriliyor. Valilik, müşterilerin iradesi dışında yönlendirilmesinin ve rahatsız edilmesinin şehrin turizmine zarar verdiğine dikkat çekerek, “Rahatsız edilmeyecek şekilde ısrarcı, yüksek sesli ya da fiziksel temas içeren müşteri davet yöntemlerinden kaçınılması gerektiği” vurgusunu yaptı.
FİZİKSEL TEMAS YASAK
Hanutçuluk yaptığı tespit edilen kişilere uygulanacak cezalar da belirlendi. İlk yakalamada 3 gün, ikinci yakalamada 5 gün ve üçüncü kez yakalanmaları halinde 10 gün süreyle ticari hayattan men edilecekler. Fiziksel temas, yol kesme, yüksek sesle çağırma ve ikramda bulunma yasakları getirildi. Hanutçular, bu durumun bir kültür olduğunu savunarak, kendilerinin şehrin imajına zarar vermediğini belirtiyor. Ancak, görüştüğümüz vatandaşlar, sık sık ticari baskıya maruz kaldıklarını ve bu yüzden istemedikleri yerlere gitmek zorunda kaldıklarını dile getirdi.
KİMSEYİ RAHATSIZ ETMİYORUZ
Hanutçular, isim ve fotoğraf vermekten kaçınarak, 1992 yılından beri bu işi yaptıklarını ve üç çocuğunun geçimini bu şekilde sağladığını ifade ediyor. Bir hanutçu, “Dükkanların içinde çalışan kişiler de hanutçu, bizim gibi çarşıda dolaşan hanutçular da var. Eminönü’nde neredeyse 4-5 bin kişi bundan ekmek yiyor, hanutçuluk bitmez” diyerek durumu özetliyor. Hanutçuların çoğu, bu işi babadan oğula devretse de kadınların da bu sektörde yer aldığına vurgu yapılıyor. “Biz burada nişan, düğün, çeyiz malzemeleri satıyoruz. Genellikle Mahmutpaşa yokuşundayız, elimizde tabela tutarak insanlara temas etmeden dükkanımızı tanıtıyoruz. Zamanında Cüneyt Arkın bile hanutçuluk yapmış, kimseyi rahatsız etmiyoruz, kuralları biliyoruz” diyorlar.
YÜZDE 20 PAY
Hanutçular, genellikle yüzde 20 civarında bir pay talep ettiklerini söylüyor. Mısır Çarşısı’na indiğimizde ise burada hanutçuluğun daha kurumsal bir şekilde yapıldığını gözlemliyoruz. Rehberler, yabancı turist kafilelerini önceden anlaştıkları dükkanlara getirerek toplamda yüzde 20-25 arasında bir pay alıyor. Ancak bu işin sabit bir piyasası bulunmuyor.
BABADAN OĞULA GEÇİYOR
Mısır Çarşısı’nda baharat dükkanı işleten Serdar Yılmaz ise, hanutçuluğun tamamen kaldırılmasını ve müşterilerin kendi iradeleriyle alışveriş yapmalarını istediğini belirtiyor. Yılmaz, “Hanutçular, genelde bu işi babadan oğula şeklinde gelenek gibi görüyorlar” diyerek eleştirilerini sıralıyor. Ayrıca, komisyon talep eden hanutçuların varlığını da bildiklerini ifade ediyor. Yılmaz, “Genelde rehberler ile çalışıyoruz. Hamallar burada çok var, ancak onlar emek harcıyor. Hanutçular ise sadece müşteri getirip para talep edebiliyorlar. Biz, müşterinin bizi kendisi bulmasını istiyoruz” diyerek düşüncelerini aktarıyor.
YILLARDIR DEĞİŞMEYEN GELENEK
1978 yılında Eminönü’ndeki hanutçularla yapılan röportajda, bu işin piyasasının dericilerde yüzde 10, kuyumcularda yüzde 15, halıcılarda ise yüzde 20 olduğu bilgisine ulaşılmıştır. Bir hanutçunun Kapalıçarşı’da günde 5-6 bin TL kazandığı belirtiliyor. Söz konusu röportajda, iyi bir hanutçu olmanın en önemli özelliği olarak da yüzsüz olmak ön plana çıkıyor. Röportajın üzerinden 50 yıl geçmesine rağmen, Eminönü’nde bu iş hala devam ediyor.