Fable: Orson Welles’in Kayıp Filmini Yeniden Hayata Geçirme Projesi

Fable, Cuma günü, kaybolan Orson Welles’in klasik filmi “The Magnificent Ambersons”‘ın 43 dakikasını yeniden yaratma hedefini açıkladı. Ancak bu, teknoloji dünyasında bazı soru işaretlerine yol açtı.
Amazon’un Alexa Fonu’ndan yatırım alan bu girişim, “AI’nin Netflix’i” olarak kendini tanımlıyor. Peki, 80 yılı aşkın bir geçmişe sahip bir filmi yeniden yapma isteği neden?
Fable, kullanıcıların yapay zeka yardımıyla kendi çizgi filmlerini oluşturmasına olanak tanıyan bir platform geliştirdi. Şu an için kendi fikri mülkiyetleriyle başlayacak olan Fable, Hollywood yapımları ile benzer yetenekleri sunma hedefinde. Hatta, izinsiz olarak “South Park” bölümleri oluşturmak için bile kullanıldı.
Şirket şimdi, uzun ve karmaşık anlatılar oluşturabilen yeni bir AI modeli başlatıyor. Film yapımcısı Brian Rose, Welles’in orijinal vizyonunu dijital olarak yeniden inşa etmek için zaten beş yıl harcadı ve bu modeli, “The Magnificent Ambersons”ın kaybolan sahnelerini yeniden yapma sürecinde kullanmayı planlıyor.
Ancak dikkat çekici bir şekilde, Fable bu film için hakları elde etmemiş durumda. Bu, muhtemelen kamuya açık bir şekilde asla yayınlanmayacak bir teknoloji demosu niteliği taşıyor.
Neden “Ambersons”? Welles hayranı olmayanlar için, bu seçim dijital olarak yeniden hayata döndürülmesi zor bir karar gibi görünebilir. Klasik film meraklıları arasında bile, “Ambersons” daha ünlü olan “Citizen Kane” ile gölgede kalmış durumda. Welles’in bu ikinci filmi, stüdyonun elinden alındığı ve kurgusunun dramatik bir şekilde kısaltıldığı için “kayıp bir başyapıt” olarak anılıyor.
Filmin itibarı, kaybın hissi ve ne olabileceği yönündeki düşünceler, muhtemelen Fable ve Rose’u cezbetti. Ancak, bugün “The Magnificent Ambersons” hakkında bir şeyler düşünüyorsak, bu tamamen Welles’in katkısından kaynaklanıyor. Bu film, Welles’in Hollywood kariyerini nasıl etkilediği ve hâlâ onun sinema dehasını nasıl yansıttığı ile hatırlanıyor.
Fable’ın Welles’in mirasıyla iletişime geçmemesi oldukça şaşırtıcı. Welles’in kızı Beatrice’in mirasını yöneten David Reeder, projeyi “Welles’in yaratıcılığının arkasına saklanarak kamuoyunda dikkat çekme girişimi” olarak tanımladı ve bunun, “Welles gibi bir yaratıcı gücün özgün düşüncesinden yoksun tamamen mekanik bir çalışma” olacağını belirtti.
Reeder’ın eleştirilerine rağmen, “Ambersons”ı yeniden yapma fikrinden çok, mirasın “en azından bir bilgilendirme” almadığına dair bir rahatsızlık duyduğu anlaşılıyor. Ayrıca, mirasın marka seslendirme çalışmaları için AI teknolojisini benimsediğini de hatırlatıyor.
Welles’in mirasçılarıyla iletişim kurulsa ve uygun bir şekilde telafi edilse bile, ben bu yeni “Ambersons”a ilgi duymuyorum. Aynı şekilde, Welles’in efsanevi sesinin dijital bir kopyasıyla yeni ürünleri tanıtmasına da ilgi duymuyorum.
Welles hayranları, diğer film yapımcılarının onun filmlerini “ölümden sonra düzeltme” çabalarının ilk olmadığını bilir. Ancak bu girişimler, Welles’in çektiği görüntüleri kullanıyordu. Fable, planladığı yaklaşımı AI ve geleneksel sinemanın birleşimi olarak tanımlıyor; bazı sahnelerin çağdaş oyuncularla yeniden çekileceği ve onların yüzlerinin, orijinal kadronun dijital kopyalarıyla değiştirileceği belirtiliyor.
Bu proje, film hakları ve Welles’in kızının onayı olmaksızın duyurulmuş olsa da, Rose’un Welles’in vizyonunu onurlandırma arzusuyla motive olduğu görülüyor. Örneğin, “kaybolan dört dakikalık sürekli kamera çekiminin kaybı bir trajedi” diyerek, sadece bu sahnenin 50 saniyesinin yeniden düzenlenmiş filmde kaldığını vurguladı.
Bu kaybı paylaşıyorum, ancak AI’nin bunu geri getiremeyeceği inancındayım.
Fable ve Rose, kendi versiyonlarını oluşturmak için ne kadar ikna edici bir şekilde bir araya getirebilirlerse getirsinler, bu “onların” çekimi olacak. Joseph Cotten ve Agnes Moorehead’in Frankenstein benzeri kopyalarıyla dolu olacak ve bu, RKO’nun 80 yıl önce yok ettiği Welles’in versiyonu olmayacak. Kaybolan görüntülerin “mucizevi bir şekilde yeniden keşfedilmesi” olmadıkça, o versiyon sonsuza kadar kaybolmuş durumda.







