Ağız kokusu, diş eti kanaması veya iltihap gibi şikayetler, günlük yaşamda rahatsızlık hissettiren belirtiler olmanın ötesinde, ciddi ağız ve diş sağlığı sorunlarının habercisi olabilir. Uzmanlar, bu tür belirtilerin asla hafife alınmaması gerektiğini vurguluyor.
Diş taşı, ağızda biriken bakterilerin zamanla diş eti çizgisine baskı yaparak iltihaplara, diş çekilmelerine ve hatta diş kaybına yol açtığını ifade ediyor. Tedavi edilmeyen bu birikimler, ağız kokusundan daha ciddi sistemik hastalıklara kadar birçok sağlık sorununa zemin hazırlayabilir. Diş taşı temizliği ise sanıldığı kadar acı verici bir işlem değildir; ultrasonik cihazlarla yapılan titreşimli temizlik, konforlu ve etkili bir çözüm sunar.
DÜZENLİ VE DOĞRU FIRÇALAMA ŞART
Yılda en az iki kez yapılan diş kontrolleri, diş taşı oluşumunu önlemenin yanı sıra, daha büyük problemleri de erken teşhis etme fırsatı sunuyor. Dr. Arslan, “Diş taşları, genellikle hatalı ya da yetersiz diş fırçalama alışkanlıkları sonucu ağızda kalan gıda artıklarının, tükürükteki minerallerle birleşmesiyle ortaya çıkar. Bu süreç, dişlerin dış yüzeylerinde birikimlere yol açar ve zamanla sertleşerek diş taşına dönüşür. Düzenli ve doğru fırçalama yapılmadığında diş taşı oluşum riski artar, bu da diş eti sağlığını olumsuz etkileyebilir. Gerekli gördüğümüz durumlarda hastalarımıza diş fırçalama eğitimi veriyoruz. Bu eğitim sırasında hasta, kendi kullandığı diş fırçası, ara yüz fırçası ya da diş ipi gibi kişisel bakım ekipmanlarını getiriyor. Öncelikle, hastadan günlük yaşamında dişlerini nasıl fırçaladığını anlatmasını ve göstermesini istiyoruz; böylece mevcut alışkanlıklarını değerlendiriyoruz. Ardından, doğru fırçalama tekniklerini model üzerinde uygulamalı olarak gösteriyor, daha sonra hastanın da öğrendiği teknikleri kendi üzerinde uygulamasını sağlayarak pekiştiriyoruz. Böylece hem bilinç oluşuyor hem de kalıcı bir alışkanlık kazandırmaya çalışıyoruz” şeklinde konuştu.
Kaynak: Web Özel