Bryan Johnson’ın Canlı Yayınlanan Mantar Deneyi: Ölümsüzlük Arayışının Sahne Hali

Bir gençlik anısından Silikon Vadisi gösterisine

18 yaşındayken, bir müzik festivalinde Grimes’ı izlerken kalabalığın içinde garip bir manzara vardı: Uyuşturucu etkisindeki bir adam, incecik bir ağaca tırmanmaya tekrar tekrar teşebbüs ediyor, fizik kurallarını hiçe sayarak imkânsızı zorlamaya çalışıyordu. Yıllar sonra, benzer bir his, bu kez bambaşka bir sahnede geri döndü: Grimes yine çalıyordu, ama bu kez bir psilosibin mantarı deneyinin fon müziği olarak, milyonların izlediği bir canlı yayında.

Bryan Johnson’ın ölümsüzlük takıntısı

Bryan Johnson, finans girişimi Braintree’yi satarak elde ettiği serveti, şimdi tek bir hedefe yöneltiyor: ölümsüzlük. Sosyal medyada her adımını açıkça paylaşan Johnson; oğlundan aldığı plazma transferleri, günde yüzü aşkın hap içeren takviye rejimi ve genital bölgesine yaptırdığı Botoks enjeksiyonları gibi sıra dışı uygulamalarıyla gündemde.

Tüm bu gösterinin arka planında ise Johnson’ın iki işi duruyor: Beyin faaliyetini ölçen nöroteknoloji girişimi Kernel ve takviye gıdalar, fındık ezmeleri ve zeytinyağı satan Blueprint. Yani ölümle savaş, aynı zamanda profesyonelce paketlenmiş bir iş modeli ve sürekli akan bir reklam kampanyasına dönüşmüş durumda.

Görsel: Bryan Johnson’ın X üzerindeki canlı yayınından ekran görüntüsü

Windows XP estetiğinde ‘bilimsel’ trip

Johnson, 5,24 gramlık yüksek dozda psilosibin mantarı aldığı bu yayını, eski bir Windows XP masaüstünü andıran grafiklerle bir tür şova dönüştürdü. Blueprint’in kurucu ortağı Kate Tolo ile yayından önce yaptıkları sohbetlerde, bu yayını ‘Süper Kupa’ havasında kurgulayabileceklerini, hatta reklam bile satabileceklerini esprili bir dille dile getirdiler.

Bir zamanların bazı üniversite öğrencileri için sıradan sayılabilecek bir ritüel – müzik dinleyip fazla kaçan bir trip – bu kez insan sınırlarını zorlama deneyi olarak, son derece kamusal ve tuhaf biçimde kurumsallaştırılmıştı.

Beş saatlik seyirlik: Zenginler izlerken o uyuyordu

Johnson’ın X üzerinden yayınlanan ve toplamda bir milyondan fazla izlenmeye ulaşan canlı yayında, o mantarları yutarken Kernel’in dev siyah kaskı başroldeydi. Bu cihaz, vücudunun ve beyninin verdiği tepkileri ölçerken, yayına bağlanan; toplam servetleri milyar dolarları aşan bir grup teknoloji figürü, Johnson’ı adeta canlı yayında alkışladı.

Kimi izleyiciler Johnson’ın yaptıklarını abartılı, vampiristik bir performans sanatı olarak görürken, Silikon Vadisi çevresinde onu bir vizyoner gibi yüceltenler de az değildi.

‘Jacob’un merdiveni’ benzetmesi

Büyük teknoloji şirketlerinden birinin kurucusu ve CEO’su, yayına bağlanarak Johnson ile kutsal metinler arasında paralellik kurdu. Jacob’un merdiveni hikâyesine atıf yaparak, insanların yüzyıllardır tanrısal deneyimler ve başka boyutlara uzanan köprüler aradığını, Johnson’ın da bunu yaptığını savundu. Ona göre bu, ‘eğlence için alınmış bir uyuşturucu’ değil, kutsal bir arayıştı.

Görsel: Bryan Johnson’ın X üzerindeki canlı yayınından ekran görüntüsü

‘Tek kişilik FDA’ ve düzenleyicilere öfke

Ünlü bir yatırımcı ve girişimci ise Johnson’ı ‘tek kişilik FDA’ olarak tanımladı. Düzenleyicilerin ve biyoetikçilerin, bilimsel ilerlemeyi yavaşlattığından şikâyet ederek, Johnson’ın bu engelleri umursamadan denek olmasını övdü. İfadesiyle, Johnson ‘Ben kendim dener, meşrulaştırır ve popülerleştiririm’ diyordu.

Aynı yatırımcı, ‘Umarım uzun süre hayatta kalır ve bize hile kodlarını verir. Asıl istediğimiz bu. Böyle binlerce, on binlerce Bryan olmalı.’ sözleriyle, bu bireysel deneylerin insanlık için yol haritası olabileceğini ima etti.

Johnson yayından habersiz, battaniye altında

Ironik olan şu ki, bütün bu övgüler yapılırken Johnson olan bitenden habersizdi. Göz maskesini takmış, ağırlıklı bir battaniyeye sarılmış halde, beş saatlik yayın boyunca neredeyse sessizliğe gömüldü. Yayını yakından takip eden bir gazeteci, bunun bilerek seçilmiş bir kopuş olduğunu, mikrofon karşısında ‘performans’ yükü taşımak istemediğini anlattı.

Yayının iddiasına göre, bu titizlikle planlanmış mantar deneyi, yaşam süresini uzatmada psikedeliklerin rolünü ortaya koymak için tasarlanmıştı. Oysa bu alan, halihazırda pek çok akademik ekip tarafından, hakemli dergilerde yayımlanan çalışmalarla zaten inceleniyor.

Psikedelikler tarihine Silikon Vadisi yorumu

Johnson, psikedelik maddeleri terapi aracı olarak ilk kez gündeme getiren kişi olmaktan çok uzak. 1960’larda Harvard’lı psikolog Timothy Leary, LSD ve diğer psikedelikleri ‘zihni genişleten araçlar’ olarak savunmuş, bugünün teknoloji elitini de büyüleyen üç temaya odaklanmıştı: uzay göçü, zeka artışı ve yaşam uzatma. Leary bunları SMI²LE kısaltmasıyla özetliyordu.

O dönemde psikedelikler, müzik ve sanatla iç içe, geniş bir karşı kültür hareketinin odağındaydı. Leary’nin beat kuşağının yazarları, müzisyenler ve deneysel sanatçılarla yakın ilişkileri vardı. Ken Kesey ve çevresinin LSD deneyimleri, Tom Wolfe’un ‘The Electric Kool-Aid Acid Test’ kitabında ölümsüzleşti; John Lennon’ın ‘Come Together’ı ise, aslında Leary’nin siyasi kampanyası için yazılmıştı.

Bugün ise, aradan iki kuşak geçti ve sahnede başka bir figür var: Bryan Johnson, canlı yayında mantar alarak, kendi deyimiyle ‘longevity escape velocity’ kavramını kanıtlamaya çalışıyor; yani insanların biyolojik yaşlanmayı fiilen durdurduğu, ölümün ertelendiği bir eşik.

2039 hedefi: İnsan biyolojisinin durdurulması

Johnson bu kavramı şöyle anlatıyor: ‘Zaman geçiyor, ama sen biyolojik olarak aynı yaşta kalıyorsun. Bu, insanlık için muhtemelen en önemli başarı olurdu.’

Yanında yayını boyunca bulunan ortağı Kate Tolo ise hedefi daha net koyuyor: ‘Başka bir deyişle, 2039’a kadar Bryan Johnson’ı fiilen ölümsüz yapmaya çalışıyoruz.’

Johnson, protokollerini herkese ‘ücretsizce’ paylaştığını söyleyerek, ‘Bunu hep birlikte nasıl yapabiliriz?’ diye soruyor. Psilosibini ise, ‘Dünyadaki hangi tedaviler yaşlanma hızımızı yavaşlatabilir, hatta hasarı geri çevirebilir?’ sorusunun bir parçası olarak konumlandırıyor.

Kurumsal Zoom estetiğinde devrim iddiası

Johnson ve Tolo, bu mantar deneyini ölümsüzlük arayışında dönüm noktası gibi sunuyor. Oysa sahne, beklenenin aksine loş ışıklar, renkli projeksiyonlar ve dumanlı odalardan çok uzak. Bir üniversite laboratuvarını da andırmıyor. Daha çok, nötr tonlarda mobilyaların bulunduğu, dizüstü bilgisayarlar ve biyometrik sensörlerle dolu, sıradan bir toplantı odasını hatırlatıyor.

Bir katılımcı, Johnson’ın göz maskesi ve ağırlıklı battaniyesine bakarak, ‘Burada iyi bir uyku maskesi sponsorluğunu kaçırıyoruz’ diye şakalaşıyor; ölümsüzlük vaadi ile tüketim kültürü arasındaki gerilim, tek cümleye sığmış gibi.

Görsel: Bryan Johnson’ın X üzerindeki canlı yayınından ekran görüntüsü

Bej bir odada başlatılan ‘uzun ömür devrimi’

Yayının sonunda Johnson, battaniyesinden çıkarılıyor. Tolo, protokol gereği tükürük örneklerini almak için uğraşırken, dev siyah kask yeniden Johnson’ın başına yerleştiriliyor. O ise duvara bakarken, cihaz beyin aktivitesini kaydediyor.

İddia edilen ‘uzun ömür devrimi’, işte bu bej tonlu odada, dünyanın en zengin ve etkili teknoloji figürlerinden bazılarının ekran başından izlediği bir gösteri olarak sahneleniyor. Bir yanda insanlığın kadim sorusu: Ölümü yenmek mümkün mü? Diğer yanda ise bu sorunun, sponsorluk şakaları ve ürün yerleştirmeleri eşliğinde, bir canlı yayın formatına sıkıştırılması.

Geriye şu soru kalıyor: Johnson gerçekten bilimsel sınırları mı zorluyor, yoksa ölümsüzlük arzusunu bir seyirlik gösteriye mi dönüştürüyor? Şimdilik bildiğimiz tek şey, bu yolculuğun milyarlarca dolarlık bir izleyici kitlesi bulduğu.

Exit mobile version