ABD’nin Orta Doğu’ya Yapay Zeka Çipi İhracatında Yeni Kısıtlamalar mı Geliyor?

Küresel yapay zekâ yarışının hız kazandığı günümüzde, gelişmiş donanım bileşenleri sadece teknolojik ilerlemenin değil, aynı zamanda jeopolitik stratejilerin de önemli bir parçası haline gelmiştir. Eski ABD Başkanı Donald Trump döneminde alınan yeni stratejiler, özellikle Orta Doğu’ya Nvidia üretimi yapay zeka yongalarının ihracatına yönelik dikkat çekici bir ihtiyat politikasıyla gündeme geldi. Trilyon doları aşan yatırımlara rağmen, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) gibi ülkelerin Çin ile derinleşen teknolojik ilişkileri, Washington’un bu bölgeye gelişmiş çip tedariği konusundaki kaygılarını artırıyor.
Bu gelişmeler yalnızca diplomatik ilişkileri değil, aynı zamanda yapay zeka tabanlı projelerin gelişimini ve küresel teknoloji ticaretini de etkileyebilir. ABD yönetiminin endişesi, Nvidia’nın gelişmiş GPU ve AI hızlandırıcılarının Orta Doğu üzerinden Çin’in eline geçme olasılığıdır. Bu durum, teknoloji transferinde dolaylı sızmalara karşı Washington’un uyguladığı sıkı ihracat kontrollerinin yeniden gözden geçirilmesine neden olabilir.

Hedefteki Projeler: HUMAIN AI ve Stargate
Özellikle Suudi Arabistan’ın desteklediği HUMAIN AI ve BAE merkezli Stargate projeleri, bölgede yapay zekâ ekosisteminin merkezine yerleşmiş durumda. Her iki ülkenin bu projeler kapsamında yüz binlerce Nvidia yapay zekâ işlemcisine ihtiyaç duyduğu biliniyor. Bu talep, Nvidia için büyük ticari fırsatlar sunarken, ABD için stratejik bir risk faktörü oluşturuyor.
Ayrıca, bu projelerin Çinli yazılım altyapıları ile entegre çalıştığına dair iddialar, Amerikan teknoloji altyapılarının dolaylı olarak Pekin’e ulaşabileceği yönünde endişelere yol açmaktadır. Bu nedenle ABD, çip ihracatını yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda ulusal güvenlik açısından da değerlendiriyor.
Çin Endişesi: Dolaylı Teknoloji Transferi Riski
ABD yönetiminin en büyük endişelerinden biri, Nvidia çipleri gibi ileri teknoloji ürünlerin Çinli yazılım şirketleri tarafından kullanılma olasılığıdır. Suudi Arabistan ve BAE gibi ülkelerin Çin ile olan teknoloji iş birliğini artırması, Washington açısından bu teknolojilerin stratejik rakiplerle paylaşılma riskini doğuruyor. Daha önce, bu durumu gerekçe göstererek Çin’e karşı çip ambargoları uygulanmıştı.
Trump döneminde şekillenen bu politikalar, sadece bir ihracat kısıtlaması değil, aynı zamanda uluslararası teknoloji akışını kontrol etme çabasının bir parçası olarak değerlendirilebilir. Yapay zekâ altyapısında kritik rol oynayan donanım bileşenlerinin, yalnızca dost ve müttefik ülkelere tedarik edilmesi gerektiği düşüncesi, ABD’nin teknoloji dış politikasında giderek daha belirleyici bir hale geliyor.
Orta Doğu’da Ekonomik Yatırımlar Tehlikede mi?
Orta Doğu ülkeleri, petrol dışı yatırımlar kapsamında milyar dolarlık fonları yapay zeka, veri merkezi altyapısı ve dijital dönüşüm projelerine yönlendirmiş durumda. Bu yatırımların büyük kısmı ABD merkezli teknoloji şirketleriyle gerçekleştirilmek istense de, tedarik zincirinde yaşanacak kısıtlamalar bu planların akıbetini belirsiz hale getirebilir. Trump yönetiminin yüksek gümrük vergileri ve ihracat lisansı kısıtlamaları, iki taraf arasındaki ekonomik iş birliğini olumsuz etkileyebilir.
ABD’nin bu tutumu, yalnızca çip ihracatı özelinde değil, yapay zeka teknolojilerine dair tüm küresel erişim stratejilerini de etkileme potansiyeline sahiptir. Orta Doğu’nun batı merkezli teknolojiye olan güveni zedelenirse, bölge ülkeleri daha esnek davranan Çince tedarikçilere yönelebilir.
Trump yönetiminin Orta Doğu’ya yapay zeka çipi ihracatına mesafeli yaklaşması, bir ekonomik stratejiden ziyade, doğrudan jeopolitik denge arayışının bir yansıması olarak görülmelidir. Bu yaklaşımın arkasında yalnızca Çin’e yönelik şüpheler değil, aynı zamanda teknoloji üstünlüğünü koruma amacı bulunmaktadır. Ancak bu politikaların kısa vadede yapay zeka alanındaki uluslararası projeleri ve ticari iş birliklerini nasıl şekillendireceği hâlâ belirsizliğini korumaktadır.