Portsmouth Üniversitesi’nden bir araştırma ekibi, dünyadan 5 milyar ışık yılı uzaklıkta bulunan Kozmik At Nalı kütleçekimsel mercekli sisteminde, bugüne kadar tespit edilen en büyük kara deliklerden birine ulaştı. Yapılan hesaplamalara göre, bu kara deliğin kütlesi yaklaşık 36 milyar Güneş kütlesi kadar. Yeni keşfedilen kara delik, bilinen en büyük 10 kara delik listesine girmeye aday ve zirvede yer alan Phoenix A* kara deliğine yetişme potansiyeline sahip.

Aktif Olmayan Bir Kara Delik
Araştırma grubunun lideri Prof. Thomas Collet, keşfedilen kara deliğin çevresindeki cisimleri aktif olarak çekmemesi nedeniyle durgun olduğunu ifade ediyor. Kara delikler genellikle yaydıkları X-ışınları veya güçlü elektromanyetik sinyallerle tespit edilir; bu nedenle yeni keşif, diğer kara delikler gibi doğrudan gözlemlenemez.
Mükemmel Bir Optik İllüzyon
Bilim insanları, Albert Einstein ve eşi Mileva Maric’in geliştirdiği genel görelilik teorisinde yer alan kütleçekimsel mercek etkisi‘ni kullanarak bu keşfi gerçekleştirdiler. Dev kütleli kara delik, arkasındaki galaksiden gelen ışığı bükerek neredeyse mükemmel bir halka, yani at nalı biçimi oluşturuyor. Bu optik illüzyon, kara deliğin büyüklüğünü ve varlığını kanıtlayan önemli bir gösterge.
Kara deliğin büyüklüğünü ölçen araştırma ekibi, bu optik illüzyonu sistemin merkezindeki yıldızların hızlarıyla birleştirerek, kara deliğin boyutunu ortaya koymayı başardı. Kozmik At Nalı sisteminde böyle bir varlığın olabileceği öngörülüyordu, fakat yürütülen çalışma ile bu varlığa kesin bir kanıt sağlandı.
Yeni Kara Delik Nasıl Oluştu?
Kara deliğin bulunduğu Kozmik At Nalı, aslında fosil grup galaksilerden oluşan bir kütleçekimsel mercekli sistemdir. Bu tür sistemler, çevrelerinde parlak bir galaksinin kalmaması nedeniyle içindeki büyük galaksilerin bir araya gelmesiyle dev bir galaksi oluşturur. Portsmouth araştırmacılarına göre, bu yeni kara delik, geçmişte birçok kara deliğin birleşerek meydana getirdiği ultra kütleli bir kara delik olabilir.
Sistemdeki galaksilerin büyüklüğü ile merkezde yer alan kara delikler arasında güçlü bir bağ olduğunu ifade eden Collet, bu tür keşiflerin kara deliklerin nasıl var olduğunu anlamamızda önemli rol oynadığını vurguluyor.